Alzheimer Ve Bunama Kader Değil

Alzheimer Ve Bunama Kader Değil : # Bunama doğal mıdır? Alzheimer hastalığı kader midir?
Hayır. Alzheimer hastalığı veya bunama doğal bir süreç değil, yaşla sıklığı artan bir süreç. Bunama, yaşlılığın doğalsonucu olmadığı için her yaşlanan kişi bunamaz. Tersinden bakarsak da, bunama her zaman patolojik bir durumdur, her zaman altında yatan bir hastalık vardır. Hangi yaşta olursa olsun bunama hiçbir zaman normal değildir.

#Yani, tek başına bunama diye bir şey olamaz. Mutlaka altında bir şey yatıyordur.
Tamamen öyle, bunamanın altında mutlaka bir hastalık yatar, doğal bir “yaşlılık bunaması” yoktur, bunama yaşlanmanın doğal ve kaçınılmaz bir sonucu değildir. Bunamanın sıklığı yaşla arttığı için insanlar bunun farkına varıyorlar ve diyorlar ki, “Bu durum yaşlılıkta ortaya çıkıyor, yaş ne kadar ileriyse ortaya çıkma sıklığı da o kadar artıyor.” Böylelikle yaşlılıkla doğrudan bir bağlantı kuruluyor ve bunamanın yaşlılığın doğal bir sonucu olduğu düşünülüyor. Gözlem doğru olsa da çıkartım yanlış: Hangi yaşta olursa olsun, bunama doğal değildir. Diğer taraftan dünyanın bilinen en yaşlı insanlarının büyük kısmı bunamamış. Gözleri görmüyor, kulakları duymuyor, yürümeleri bozuluyor, altına kaçırıyorlar ama bunamıyorlar. Onun için bunama belirtileri gösteren kişiye en büyük haksızlık, “90 yaşına geldi. Bunaması da doğaldır” demektir.

#Eğer bu haksızlığı yaparsak, doğal olduğunu düşünürsek, çare de bulamayız değil mi?
Kesinlikle. Doğal olduğunu düşünmenin en büyük zararı budur. Çünkü doğalsa bir şey yapmak da gerekmez. “Nasıl olsa bu yaşlılığın bir parçası, yaşlandı, bunaması da doğaldır” diye düşünürseniz bir sebep aramazsınız ve gereken adımları da atamazsınız.

#Oysa yapılabilecek çok şey var değil mi?
Çok doğru. Bunama hastası için yapılabilecek çok şey var. Yapılacak ilk şey de, doğru teşhisi koyup ona yönelik teda-vileri uygulamak. İsterseniz biraz teşhis sürecinden bahsedelim. Bunama dolayısıyla Alzheimer hastalığı nasıl teşhis edilir? Teşhis sürecindeki ilk basamak hasta ve hasta yakınları ile konuşmak. Bu bağlamda hasta yakınlarına hastanın şikayetleri başlamadan önceki zihinsel işlevlerinin durumunu, kişilik ve davranış özelliklerini soruyoruz. Alzheimer, yavaş gelişen bir hastalık, bir günde ortaya çıkan bir hastalık değil, bu yüzden belirtilerin ne zamandan beri fark edildiğini, ortaya çıkış hızını, ani mi yoksa yavaş mı başladığını, nasıl geliştiğini, giderek artıp artmadığını, ilk olarak hangi belirtilerin ortaya çıktığını, belirtilerin sırasını ve gelişme sürecini sor- guluyoruz. Alzheimer hastası için tipik bir seyir, yavaş başlayıp yavaş yavaş artan bir unutkanlığın ön planda olması.

# Yani hasta öyküsünün iyi sorgulanması doğru teşhiste son derece önemli?
Bunamaların teşhisinde elimizdeki bir numaralı silahımız iyi bir öykü alınmasıdır. Özellikle de hasta yakınlarından. İyi alınmış bir anamnez (hastalık öyküsü) bizim için çok önemli. Bu bağlamda hasta ile konuşmak her zaman yardımcı olmayabilir. Çünkü hastaların büyük bölümü hastalıklarını kabul etmezler, sorunca biraz unutkan olduklarını kabul ederler ya da hiçbir sorunlarının olmadığını söylerler. Bu yüzden hasta yakınlarından öykü almak daha önemlidir. Belirtiler bir süre önce başlayıp, yavaş bir seyirle giderek artış göstermişse ve daha önceki zihinsel performansa göre bir düşüş söz konusuysa, bunamanın varlığına dair elimize güçlü kanıtlar geçer.Buna paralel olarak hastanın zihinsel işlevlerini muayene ederiz. Bütün zihinsel işlevleri yaş ve eğitim durumuna göre standardize edilmiş bir şekilde ölçecek testler var elimizde. Bunları uygulayarak gerçekten de hastanın belleğinde, dikkatinde, dil ve görsel işlevlerinde bir bozulma var mı, zihinsel işlevler yaş ve eğitime göre olması gereken yerde mi, yoksa dahamı kötüler, eğer öyleyse bu bozulma ne kadar ciddi, hangi işlevler ön planda bozulmuş, hangileri korunmuş, bu sorulara cevap arıyoruz. Eğer hastada bir bunama durumunun var olduğuna karar verirsek teşhis sürecinin ikinci aşamasında bir beyin MR’ı ya da bilgisayarlı tomografi çekiyoruz. Bununla yapmaya çalıştığımız bir taraftan beyin dokusunu doğrudan doğruya etkileyen başka bir sebep (bir tümör, hema- tom, damar tıkanıklıkları) olup olmadığına bakmak. Diğer taraftan Alzheimer ve benzeri dejeneratif hastalıkların yaptığı beyin hücresi kaybı ve buna bağlı olarak da beynin belli bölgelerinde ortaya çıkan doku kaybı, küçülme, büzülme (atrofi) var mı, bunu araştırmak.

# Atrofi yani beyin hücre kaybı hangi bölgelerde ortaya çıkıyor?
Mesela Alzheimer hastalığında hücre kaybı ve beyinde küçülme öncelikle bellekle ilgili bölgeleri etkiler. Beynin diğer bölgeleri göreceli olarak iyi durumdayken, bellek ile ilgili bölgelerde hücre kaybına bağlı küçülme görürüz. Beyin MR’ı veya bilgisayarlı tomografi dışında birtakım labora- tuvar tetkikleri de yapıyoruz. Burada da amacımız bunamaya sebep olabilecek hormonal bozuklukları, vitamin eksikliklerini, beynin normal işlemesini etkileyebilecek vücutsal veya metabolik hastalıkları (yüksek şeker, üre gibi) araştırmak. Özetlersek, Alzheimer hastalığında ve diğer bunamalarda teşhisi iki aşamada koyuyoruz. Birinci aşama bir bunama tablosu var mı yok mu, bunun anlaşılması. İkinci aşama ise bunama tablosunun altında ne yatıyor, bunu araştırmak.

# Doğru teşhis, doğru tedavi için çok önemli, değil mi?
Son derece önemli. Bazı bunamalar vardır ki ilaç tedavisi anlamında yapılacaklar kısıtlıdır, ama örneğin tiroit has-talığına bağlı bir bunama varsa, onu temelinden çözmek mümkün. B-12 vitaminine bağlı bir bunama varsa, geriye döndürmek mümkün. Beyin içinde tümör ya da hematom varsa, cerrahi girişimle bunamayı kökünden çözmek mümkün. Onun için de bunadığından şüphelenilen hastanın öncelikle mutlaka doğru bir teşhis sürecinden geçmesi lazım. Önce, altında ne yatıyor onu saptamak gerekir ki ona göre de tedaviye yönelmek mümkün olsun.

# Yani altta yatan sebebe göre tedavi planı yapılıyor ve bazen de problem kökünden çözülebiliyor?
Tamamen öyle. Diyelim ki hastanın bunamasının altında tiroit sorunu yatıyor. O zaman yapacağınız şey, tiroit hastalığını tedavi etmek. Diyelim ki bir başka hastanın bunama tablosunun altında beyin tümörü yatıyor. Örneğin beynin ön kısmındaki tümörler başka hiçbir belirti vermeden bunama tablosuna sebep olabilirler. Eğer tümörü saptayıp ameliyat ederseniz hastanın bunama tablosu da kaybolur. Biz bu tip bunamalara “geri dönebilen bunamalar” diyoruz.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp