Alkol Bağımlılığı Nedir

Alkol Bağımlılığı Nedir :

Alkolizm, günümüzde bütün insanlığın korkulu rüyası olan ve bütün ülkeleri tedbir almaya zorlayan, fakat netice alınması ise pek de kolay olmayan afetin adıdır. Alkollü içki alışkanlığına alkolizm denir. Dünya Sağlık Teşkilatı Alkolizmle Mücadele Komitesine göre: "Alkollü içki içmeyi, miktarı ne olursa olsun, alışkanlık haline getiren kimseler, alkolik" olarak kabul edilir.Alkolizm, i insanın ruh ve beden sağlığını, ailenin mutluluğunu, ahlaki değerleri, ülke ekonomisini ve hatta savunma gücünü tahrip eden ve suç işlemeye neden olan bir alışkanlıktır.1gr. alkol, karaciğer için 1gr. zehirdir. Karaciğer, alkolün vücuttan atabilmesi için onu karbondioksit ve su haline getirir. Bu işi yaparken çok yorulur. Bu yorgunluk,karaciğer ve ona bağlı hastalıkların meydana gelmesine sebep olur. Karaciğerin çok önemli bir özelliği vardır. Bu özellik, karaciğer hücresi ölünce, tekrar hücre oluşmasıdır. Alkol kullananların karaciğerinde bu kabiliyet kaybolur. Karaciğerin damarlarını alkol tıkar. Kan, damarlardan geçemez ve siroz hastalığı meydana gelir.Alkol, kalbin etrafında yağ dokusu meydana getirir,kalp büyür ve dolaşım bozulur. Alkol, damarların sertleşmesine ve tansiyonun yükselmesine, kılcal damarların çatlamasına ve böylece felce ve anı ölümlere neden olur. Alkol, kandaki hemoglobini bozar, alyuvarların oksijen almasını zorlaştırır. Alkol, kalbin kasılmasını sağlayan kas hücrelerini de bozar. Kalbe yabancı hücrelerin yerleşmesine-ve kalp yetmezliğine sebep olur.

Alkol, böbrek hücrelerini ve bilhassa süzme cihazını tahrip ederek böbrek iltihabına yol açar. Ayrıca böbrek hücrelerinin yağlanmasına ve prostat büyümesine neden olur. Alkol, mide iç zarını tahriş eder. Midedeki hücrelerin proteinini tahrip eder. Pankreas salgılarının düzenini bozar. Gastrit ve ülsere sebep olur. Bir kadeh alkol içenin beyninde binlerce hücre ölür, karaciğerinde binlerce hücre çalışamaz hale gelir ve kalbi sağlığını biraz kaybeder. Alkolü devamlı kullanan kimselerin, birçok beyin hücresi ölmüş ve bir kısım beyin kılcal damarları tıkanmış-tır. Çok defa darbe olmasızın da yırtılan damarlar sebebiyle felç ve ölüm vakaları ortaya çıkar. Alkol, kana karışınca beyin normal çalışmaz. Alkollü şahsın kendi kendini kontrol gücü kaybolur. Kandaki alkol miktarı binde bir (1 cm'kanda bir miligram) olunca, alkol zehirlenmesinin bütün belirtileri görülür; şayet bu miktar binde 4-5 olursa, içen komaya girer. Alkolün en büyük tahribatı, merkezi sinir sisteminde meydana gelir. Merkezi sinir sistemi, beyin ve omurilikten ibarettir. insanı idare eden iradeli ve iradesiz bütün hareketleri yöneten bu sistemdir. Alkol alınca beynin üst şuur merkezleri uyuşur. buna karşılık beynin bilinçaltı merkezleri faaliyete geçer. Şuur bulanır, irade zayıflar, utanma duygusu önce azalır, sonra kaybolur. Kişi konuşkan veya suskun olur. Görme azalır. Öfke ve kıskançlık ön plana çıkarak intihara veya cinayete sebep olur. Araç kullananlar kaza yapar. Beyindeki ısı merkezi kısmen felç olur ve donma kolaylaşır.

Alkol alanın cildi bozulur. Alkol, çeşitli akıl ve ruh hastalıklarına sebep olur. Bunlardan bazıları delirium tremens, alkol paranoyası, alkol halusinasyonu, kursakof cinneti, dipsomani ve alkol bunamasıdır. Alkolik babaların çocukları özürlü olarak doğar.Alkolün cinsi iktidar üzerindeki tahribatı, alkolün yaptığı en korkunç tahribattır. Ayrıca nesiller üzerindeki korkunç tahribatı bilimselo larak ispatlanmıştır. Cinsi sapık, eşcinsel ve fahişelerin alkolik nesille sıkı bir ilişkisi olduğu anlaşılmıştır. Alkol kullanan annelerin çocukları yüzde yüz özürlü doğar.Alkolizm tedavisinin uzman doktorlar tarafından klinikte yapılması gerekir. Tedavide Mellerettes ve Desyrel gibi sakinleştirici ilaçlar kullanılır. Alkolizmden korunmanın asıl çaresi, alkolü bir defa bile olsa kullanmamak ve hiçbir şekilde alkol ortamına girmemektir. Bağımlıya, tedaviden önce, tedavi esnasında ve tedavi sonrasında ailesi sevgiyi, ilgiyi ve şefkati esirgememelidir. Alkol ailenin en büyük düşmanıdır.Alkol, aileleri yok eden bir illettir. Toplumun yapıtaşı durumunda olan aileye alkolün yaptığı tahribat tek kelime ile korkunçtur. Alkol, ana rahminde cenini imha eder. Ana rahmindeki yavruyu muhafaza eden zarı (plasenta) delen üç şeyden biri alkol, diğer ikisi frengi mikrobu ve kurşun zehiridir. Alkol, ana rahmindeki yavrunun ölümüne, düşmesine veya özürlü doğmasına neden olur.Alkol alan anne adayında özürlü doğum ihtimali % 100,ölü veya erken doğum ihtimali %80'dir.1981 yılının başında Fransız Meclisinde 35 maddelik, Alkolizm ile Mücadele Programını sunuş konuşmasında Fransa Sağlık Bakanı; "Fransa'da her sene doğan 450 bin geri zekalı ve sakat çocuğun üçte ikisinin sebebi, alkolik ana-baba'lardır." demiştir. Türkiye'de özürlü doğanların tümü, yakın akraba evliliğine yüklenmiş, buna karşılık, alkol, doğum kontrol hapları, kürtaj, uyuşturucu maddeler, ilaç, kan uyuşmazlığı ve doğum esnasında ki kusurlar söz konusu edilmemiştir.

Halbuki, ülkemizde 7,5 milyon civarında bulunan özürlü insanlarımızın en az 6 milyonunun özürlü oluşunun sebebi, alkol kullanan anne ve babalardır. Yakın akrabalardan birinin çocuğu, diğerinin torunu ile evlenirse, yakın akraba evliliğinin riski ortadan kalkmış olur.Birinci Dünya Savaşında askeri doktorların yaptıkları istatistiklere göre, alkolik olmayıp alkol kullanan erkeklerin %76-90'1 askerliğe elverişli olduğu halde, bunların çocuklarının ancak %38-43'ü askerliğe elverişli olmaktadır.Alkolün, gelecek nesillere yaptığı tahribat, onu kullananlara yaptığı tahribattan daha çoktur.iç Hastalıklar Bölümü Karaciğer Seksiyonu Öğretim Üyesi Prof Dr. Muzaffer Gürakar şunları söylemiştir: "Eskiden alkol yalnız erkekler tarafından, pek nadir olarak da hanımlar tarafından içilirdi. Ama günümüzde özellikle bira satışlarının serbest olmasından sonra,zararsız zannıyla ve temini kolay olduğundan, kadınlar arasında içki içme yaygınlaştı ve büyük artış gösterdi."Ruh ve sinir hastalıkları uzmanı Bekir Brebene,A.A.'na yaptığı bir açıklamada: "Günlük yaşantımıza giren alkollü içki modası, kadınları alkol kullanmaya itmektedir. Ziyaret ve toplantılarda, az da olsa alınan küçük aperatifler, bir süre sonra alışkanlık halini almakta ve kadınları ister istemez alkolizme tutsak etmektedir." demiştir. Aynı bilim adamı, THA'na yaptığı açıklamada televizyondaki yabancı dizilerin kadınları alkolizme sürüklediğine işaret şu açıklamada bulunmuştur: "Türk toplumunun yapısı giderek değişmektedir. Değişime uğrayanlar arasında kadınlar ön plana gelmektedir. Giyimi, hayat anlayışı değişen kadın, şimdi bir de içki alışkanlığını edinmiştir. Başta Dallas dizisi olmak üzere yayınlanan birçok yabancı dizinin bunda etkisi vardır ... "Psikiyatri uzmanı Ahmet Candan: "Dalias ve Aşk Gemisi dizilerinin kadınları alkole ve ahlaksızlığa ittiğini" ifade etmiştir.. Alkol, başta iffet ve sadakat duyguları olmak üzere,ahlaki değerleri yıkarak, aile varlığına en ağır darbeyi vurmaktadır. Ülkemizdeki boşanmaların %80 eşlerin dayak yemesinin %70 ırza tecavüzlerin %50-60'1, cinayetlerin, %60'1 aile içine dönük olmak üzere, %85'i alkol yüzündendir.Beyin Cerrahisi Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Feyyaz Berkay; "Alkol, sosyal felaketlerin sebebidir." demektedir. Tanınmış ruh hekimi Git/et Bal/et ise; "Alkol, sefaletin kaynağı, hapishanelerin ve tımarhanelerin sermayesidir." demiştir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yaptığı son araştırmaya göre alkolün intihar olaylarındaki etkisi, alkolsüz intihar olaylarının 58 katıdır.

Trafik kazalarının başlıca sebebi alkoL.Ülkemizde trafik kazaları bir felaket halini almıştır.Trafik kazalarının %80'i sürücülerin hatalarından ileri gelmekte, bunda ise en büyük arnil alkoldür. Alkol ile trafik,ateş ile barut gibi, bir arada bulunmaları halinde, facia kaçınılmaz olmaktadır. Ülkemizdeki trafik kazalarının %70'inin sebebi alkoldür.İngiltere’de yapılan bir araştırmada, trafik kazalarının çoğunun gece saat 23'ü takip eden saat içinde olduğu ve bununla birahanelerin kapanış saati olan, saat 23.00, arasındaki münasebet, bu kazaların alkolden ileri geldiğini göstermiştir. ingiltere'de meydana gelen trafik kazalarının %60'lnın sebebi alkoldür. Fransa’da trafik kazalarının %68,5'inin sebebi alkol dür. Trafik kazalarında ölen sürücülerin %57'sinin kanında alkol bulunmuştur. Fransa Sağlık Bakanı 1981'de yaptığı açıklamada, trafik kazası yapanların %75'inin alkollü olduğunu bildirmiştir. İsveç Karilin ski Enstitüsü'nde yapılan bir araştırmada, sağlıklı olan 37 sürücünün 3'er bardak bira içtikten sonra, kendilerinde %32 görüş noksanlığı meydana geldiği tespit edilmiştir.İstanbul'da trafik kazası yaptıktan sonra muayeneye sevk edilen sürücülerin %65'inin alkollü olduğu anlaşılmıştır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp