Akut Miyokard Enfarktüsünde Hastane Öncesi Tedavi

Akut Miyokard Enfarktüsünde Hastane Öncesi Tedavi :

Akut miyokard enfarktüsünden ölümlerin üçte ikisi, hastalar henüz hastaneye getirilmeden vuku bulmaktadır.

Genellikle pek küçük farkla hemen bütün yaş guruplarında Koroner damar tıkanmasına bağlı, kalp krizlerinden ölüm'ün ilk birinci saat içinde olduğu saptanmıştır.

Bugün en iyi şartlarda bile, ortalama olarak vakaların ancak % 40'ının, 8 saat zarfında hastaneye kaldırılabileceği düşünülürse, bazı hastanelerde kurulmuş veya kurulmakta olan sabit yoğun acil bakım ünitelerinin dahi, Akut Miyokard enfarktüsünden (ani kalp krizinden) ölümle mücadelede yeterli olamayacağı kolayca anlaşılır.

Bilindiği üzere, erken ölümlerin hemen % 92'si VENTRİKÜLER Fibrilasyon (karıncık kasılma düzensizliği) nedeniyle meydana gelmektedir. Halbuki ventriküler fibrilasyon, önlenmesi veya husule geldiği taktirde tedavisi mümkün olan komplikasyonlardan biridir.

Yine Akut Miyokard enfarktüsünün (ani kalp krizi) komplikasyonlarından olan shock (şok), pompa yetersizliği ve hatta cardiac rupture (kalbin yırtılması)'ün dahi tedavisi mümkündür.

Bu görüş ve hakikatlerden çıkan sonuca göre, asıl problemin, ilk saatlerde ve hastane dışında olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, gelişmiş ve insan hayatına değer veren ülkelerde bu konu gereken ciddiyet ve bilinçle ele alınmış ve Mobil, Yoğun Bakım üniteleri kurulmuştur. Bu suretle pek çok insan, ölümün perçesinden kurtarılabilmiştir.

Hiç şüphesiz bu hayatlar kurtaran ünitelerin kurulup çalışır hale getirilmesi ve devamlılığının sağlanması, önemli mali külfet yanında yeterli sayıda iyi yetişmiş, hekim, hemşire ve diğer yardımcı personelin temini ile mümkün olabilir.

Ancak hiç unutulmamalıdır ki insan hayatı bütün bu zahmet ve külfetlere değecek kadar değerlidir. Ama sınır koymaya kimsenin hakkı olmamalıdır.

Bugün daha ziyade tıp fakültelerinin kalp hastalıkları bölümlerinde kurulup işler hale getirilmiş olan bu, acil yoğun bakım ünitelerinin yatak kapasitesi yönünden ihtiyaca yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.

Her ne kadar son yıllarda bazı özel hastanelerde yoğun acil bakım üniteleri açılmakta ise de, bunların hemen pek çoğu özellikle devamlı olarak, özel yetiştirilmiş, kompetan hekim, hemşire ve diğer yardımcı personel bulundurmak yönünden ideal'den uzaktırlar.

Yoğun Bakım ünitesi demek, önce cihaz yönünden tam noksansız bir şekilde kurulduktan başka, günün yirmi dört saatinde, bu hizmeti layıkıyla bilen ve yapan hekimler gurubu ile iyi yetişmiş, kompetan hemşire ve yardımcıları gurubunun her an iş başında olması demektir.

Ekip her 8 saatte bir nöbet değiştirir ve hastalar devamlı olarak bakım ve kontrol altında kalırlar.

Bu sabit yoğun bakım ünitelerinden ayrı olarak, yukarıda kısaca değindiğimiz Mobil Yoğun Bakım Üniteleri vardır. Bu tür üniteler bizde henüz kurulmamıştır.

Bu ünite bir ambulans içinde tertiplenmiştir. Hemen hemen sabit ünitedeki bütün imkânlara sahiptir. Kalp krizi geçiren veya geçirmekte olan bir hastaya çağrılır çağrılmaz derhal, hastanın verilen adresine gidilir. Hasta yerinde muayene edilir. Elektrokardiyogramı (kalp uyarı kaydı) çekilir, ilk teşhis konulur, derhal tedaviye başlanır ve hasta ciddi bir gözlem ve tedavi altında hastaneye, sabit yoğun bakım ünitesine getirilir. Bu tür ünite ilk defa 1966 da Kuzey İrlanda'nın merkezi olan Belfast da Dr. Pentrige tarafından kuruldu. Mobil Yoğun Bakım Ünitelerinin de kurucusu Pentrige'dir.

Mobil yoğun bakım ünitelerinin, bölge sistemine göre planlanması, bu suretle hizmetin yaygın bir şekilde yürütülmesi en doğru olanıdır.

Kısaca söz konusu ettiğimiz bu yoğun bakım ünitelerinin insan hayatının kurtarılmasındaki önemini rakamlarla ifade ve değerlendirmek istiyorum.

Bu ünitelerden henüz hiçbiri tedavi alanına girmediği yıllarda akut miyokard enfarktüsüne yakalanan insanların hemen % 35-40 ı kaybedilmekte idi. Sabit yoğun bakım ünitelerinin hizmete girmesiyle bu ölüm oranı % 15-17 ye düşmüş ve nihayet mobil yoğun bakım ünitelerinin tedavide yer almasıyla ölüm oranı % 5-7 ye kadar düştüğü tespit edilmiştir.

Koroner bakım ünitesinde hasta hemen, "Monitör" denilen bir cihaza elektrotlar aracılığı ile irtibatlanır. Bu cihaz hastanın kalp akımlarını devamlı olarak kaydeder. Nabzını sayar. Anormal kalp atışları veya kalp durması husule geldiği vakit hemen alarm verir. Günün her saatinde uzman hekim ve özel yetiştirilmiş hemşirenin bulunduğu bu bölümde, alarm alınır alınmaz hastaya gerekli müdahale yapılır. Özel araçlarda (Defibliratör ve cardiovertion) cihazları ile fibrilasyona (atım düzensizliğine) girmiş veya durmuş olan kalp yeniden çalıştırılır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp