Akciğer Tümörleri İncelemeleri
Akciğer Tümörleri İncelemeleri : Akciğer tümörü tanısında unutulmaması gereken temel nokta hastalık belirtileri nin yavaş ortaya çıktığı, sessiz kaldığı ve bu hastalığa özgü olmadığıdır. Çün kü hekimi zamamnda uyararak bir an önce tanıya ulaşmasını sağlayacak labo ratuvar incelemelerine yönelten gene bu belirtilerdir. Öksürük, hafif kanlı bal gam, güçsüzlük, ağrılar ve kilo kaybı gi bi belirtiler hekimi mutlaka kuşkulandır mak, özellikle de erkek, otta yaşlı ve si gara içen hastalara dikkat edilmelidir.
• Bilgisayarlı tomografi (BT) - Son de rece etkili bir tanı yöntemi olmasına kar şın bilgisayarlı tomografi akciğer tümör lerinin saptanmasında standart bir yön tem olarak kabul edilmemektedir. Bilgi sayarlı tomografi tümörün yerleşim yeri, akciğer zan boşluğunda sıvı toplanması ve akciğerler arasındaki bölgede oluşan büyük kütleler (mediyastin) konusunda çok değerli bilgiler verir. Ama en azın dan şimdilik, tümörün lenf bezlerine ya yılıp yayılmadığını belirlemede gelenek sel tanı yöntemleri kadar yararlı değil- dir. Karşılaştırmalı araştırmalar mediyas tindeki lenf bezlerine yayılmış tümör ta nısında bilgisayarlı tomografinin yüzde 25 yalancı negatif ve yüzde 2 yalancı po zitif sonuç verdiğini göstermiştir.
• Radyolojik inceleme - Klinik belirti leri bronş-akciğer kanseri kuşkusu uyandıran olgularda ön-arka ve yan düzlemde çekilen göğüs filmleri en çok başvurulan tanı yöntemidir; bu yöntem le tanıya yardımcı çok değerli bilgi edi nilebilir. Akciğer filminin hastalık be lirtilerinin ortaya çıkmasından yedi ay kadar önce tümörle ilgili özellikleri gösterebileceği düşünülmektedir. Ama bu tümörlerin çoğunluğunun büyüklüğü 6 aydan kısa zamanda iki katma çıktı ğından yılda iki kez kontrol amacıyla çekilen göğüs filmleri çoğu kez yetersiz kalır. Akciğer filminin daha sık aralık larla çekilmesi ise yalnız ekonomik de ğil, vücuda zararlı ışın alınması gibi so runlar da yaratır.
• Bilgisayarlı tomografi (BT) - Son de rece etkili bir tanı yöntemi olmasına kar şın bilgisayarlı tomografi akciğer tümör lerinin saptanmasında standart bir yön tem olarak kabul edilmemektedir. Bilgi sayarlı tomografi tümörün yerleşim yeri, akciğer zan boşluğunda sıvı toplanması ve akciğerler arasındaki bölgede oluşan büyük kütleler (mediyastin) konusunda çok değerli bilgiler verir. Ama en azın dan şimdilik, tümörün lenf bezlerine ya yılıp yayılmadığını belirlemede gelenek sel tanı yöntemleri kadar yararlı değil- dir. Karşılaştırmalı araştırmalar mediyas tindeki lenf bezlerine yayılmış tümör ta nısında bilgisayarlı tomografinin yüzde 25 yalancı negatif ve yüzde 2 yalancı po zitif sonuç verdiğini göstermiştir.
• 67 Galyum-sitrat ile akciğer sintigrafisi - Birincil akciğer tümörlerinin yüz de 80-90'mda bu radyoaktif madde top lanır. Ön tanı amacıyla yapılan 67Gal- yum-sitrat ile sintigrafı şu noktalar göz önünde bulundurularak değerlendirilir. — Mediyastin ya da yan akciğer göbe ğinin birincil tümörlerinin yaklaşık yüz de 90'ı lenf bezlerine de yayılır. — Buna karşılık birincil tümörün medi yastin ve akciğer göbeği çevresi dışında yerleştiği durumların yüzde 60-70'inde lenf bezlerinde yayılım yoktur. — Radyoaktif maddenin büyük oranda akciğer dışında tutulduğu birincil tümör olgularında yüzde 90 olasılıkla uzak ya yılım vardır.
• Hücresel (sitolojlk) inceleme - Kolay ve ekonomik bir tanı yöntemidir. Akci ğer tümörlerinin yüzde 70-90'ı bu yolla saptanır. Hücresel inceleme için örnek çeşitli yollardan elde edilir. Balgam, emme aygıtıyla (aspiratör) dışarı çeki len bronş salgısı, bronkoskopi sırasında mukozadan kazıma yöntemiyle alınan örnek, göğüs kafesine dışarıdan iğne ile girerek alman örnek ya da akciğer zarı- kalp zarına iğne sokarak alınan örnek incelenir. Bu yöntemin tanı değeri çeşit li teknik ve yorumlamayla ilgili etkenle re bağlıdır. Yeterli sayıda (3-5) balgam örneğine uygulandığında sitolojinin doğru tanıya ulaştırma oranı yüzde 60- 75'tir. Alman örnek bronş yıkantı su- yuysa bu oran yüzde 45-50, bronşlardan bronkoskopi sırasında kazınarak alman dokuysa yüzde 70-90'dır. Bu yöntemle rin olumsuz sonuç verdiği olgularda gö- ğüse dışarıdan iğneyle girilerek alman doku örnekleri incelenir. Bu durumda hücresel incelemenin tanıya götürme oranı yüzde 80-90'dır. Hücresel incele me — alman örneğin yetersiz olması; — tümör merkezindeki ölü dokudan ör nek alınmış olması; — tümör çevresindeki iltihaplı dokular dan örnek alınmış olması durumunda başarısız kalabilir. Akciğer zarının tu tulduğu olgularda tümörü hücresel ince lemeyle saptama olasılığı yüzde 30-90 arasında değişir. Olguların yüzde 60’mda da ameliyat öncesinde mikros- kopik tanıya varılır. Bütün bunlar dik kate alınırsa, hücresel incelemenin ak ciğer tümörlerinin başlangıç ve daha ileri evrelerinde etkili bir tanı yöntemi olduğu ortaya çıkar.
• Bronkoskopi - Tanı ve tedavi planla masında önemli rol oynar. Akciğer çev re dokusundaki küçük tümörlerle akci ğerler arasındaki bölgede yayılmış tü mörler dışında hçrhangi bir akciğer tü möründen kuşkulanıldığı bütün olgula ra bronkoskopi uygulanmalıdır. Hücre sel incelemenin tümöre işaret ettiği, ama göğüs filminde tümörün görülme diği olgularda özellikle yararlıdır.Bronkoskopiyle urun yayılımı konusun da da bilgi edinilir ve böylece cerrahi girişim yönlendirilir. Geleneksel sert bronkoskopla bronş lardan emme ve yıkama yoluyla alman örneklerde hücresel incelemenin tanıya götürme oram yüzde 70-90'dır. Bronkoskopi sırasında tümörden parça alınabilir (biyopsi). Böylece tü mörün doku yapısı ve hücre tipi belirle nerek uygun tedavi programı saptanabi lir. Ameliyatla çıkanlabilen akciğer kanserlerinin yaklaşık yüzde 30'unda biyopsi kansere işaret eder. Tümör akciğer göbeği dışı dokular gibi sert bronkoskopla ulaşılamayan yerlerdeyse fiber optik bronkoskop kul lanılır. Fiber optik bronkoskopla çevre bronşlar gibi akciğer tepesinin ve yan larının ince bronşlan da incelenebilir. Uzman ellerde fiber optik bronkoskop, biyopsi ya da kazıma yoluyla örnek ala rak en küçük bronşlardaki gizli lezyon- lan bile ortaya çıkarabilir.
• Mediyastinoskopi - Uzmanlar arasın da tartışmalara yol açan bir inceleme dir. Tümörün ameliyat edilebilir olup olmadığını belirleyecek bilgileri sağlar. Akciğer tümörlerinin üçte birinin tanı anında akciğerler arası bölgeye yayıl mış olduğu göz önüne alınırsa bronş- akciğer kanseri hastalarını bu yöntemle incelemek yararlı görünmektedir. Soluk borusu yanlarındaki ya da akciğer gö beğindeki lenf bezlerinin tutulmuş ol ması, göğüs kafesinin kesilerek açılma sını (torakotomi) engeller. Aşağıdaki durumlarda mediyastinoskopi yapılabi leceği kabul edilmiştir: — Akciğer göbeğinde mediyastine ya yıldığı saptanmış ya da saptanmamış büyük tümör kütlesinin bulunması. — Soluk borusu yanlarındaki lenf bez lerinde radyolojik yöntemle yayılım saptanması.