Akciğer Tansiyonu

Akciğer Tansiyonu

Akciğer Tansiyonu hakkındaki bilgiler.


Tansiyon denince herkezin aklına kola takılan cihazlar gelir,halbuki akciğerlere kan götüren damarlarda da tansiyon vardır.Akciğer tansiyonu hakkındaki makalemiz aşağıda yer almaktadır.



Yüksek tansiyon denilince akla kolumuza takılan aletle ölçülen atardamar basıncındaki yükselme gelir. Halbuki bir de akciğerlere kan götüren damarlardaki yüksek tansiyon vardır. Birçok hastalıkta sonucu ortaya çıkan akciğer yüksek tansiyonu en az birincisi kadar ciddi ve tehlikelidir...

Tansiyon dediğimiz zaman akla gelen atardamarlardaki kan basıncıdır. Sol karıncığın aorta attığı kanın yarattığı bu basınç yükseldiğinde yüksek tansiyon, tıbbi adıyla hipertansiyondan söz ederiz. Oysa, bir başka yüksek tansiyon daha vardır. Vücuttan geri dönen oksijenden fakir kanı akciğerlere götüren damarlardaki kan basıncı yükselirse buna akciğer yüksek tansiyonu, tıbbi adıyla pulmoner hipertansiyon denir.
Akciğere giden damarlardaki basınç atardamarlardakinin ancak dörtte bir kadardır. Ölçülmesi kolay değildir. Akciğere giden damarlar veya dallarının hiçbiri deriye yakın olmadığı için basınçları dışarıdan ölçülemez. Kesin ölçüm yapmak için ya kasıktaki ya da boyundaki bir toplardamara sokulan ince bir boru (katater) kalbin sağ odalarından geçirilip akciğerlere kadar ilerletilir.

Bu yöntem ancak çok gerekli olduğunda kullanılır. Onun yerine, çok hassas olmasa da kalbin ultrasonla muayenesi (eko) sırasında elde edilen ölçümlere bakarak akciğerdeki basınç tahmin edilebilir.

Akciğer damarlarındaki basıncın artması, birleşik kaplarda olduğu gibi toplardamar ağı yoluyla tüm vücudu etkileyip birbiriyle ilgisiz gibi görünen bir dizi soruna yol açar. Normalde sağ karıncık oksijenden fakir kanı akciğere pompaladığında düşük bir basınca karşı çalışmaya alışmıştır.

Akciğerlerdeki basınç yükseldikçe sağ karıncığın duvarı bir haltercinin kolunun kalınlaşması gibi kalınlaşarak basınçla baş etmeye çalışır. Bir süre sonra yorulur, genişler. Kalbin sağ üst ve alt odaları arasındaki kapak tam kapanamaz olur. Kanın bir kısmı akciğerlere gideceğine geriye, sağ kulakçığa kaçmaya başlar, bu odacıktaki basınç yükselir. Yükselen basınç, kanı kalbe geri döndüren damarlara yansır. Dirençle karşılaşan kan organlarda birikmeye başlar. Doktor muayene ettiğinde karaciğerin büyüdüğünü, bacakların şiştiğini, ağır vakalarda karnın şiştiğini kolayca anlar. Başka organlar da şişer ama muayeneyle anlamak kolay değildir.

Hem kanın kalbe dönüşü güçleştiği hem de her kalp atımında sağ karıncıktaki kanın bir kısmı ileri gideceğine geri gittiği için akciğerlere giden kan azalır. Bu da akciğerlerde oksijenle dolup sol karıncık tarafından vücuda atılacak kanı azaltır. Dokulara ihtiyaçlarından daha az kan ve bu nedenle daha az oksijen gittiği için halsizlik, bitkinlik, çabuk yorulma gibi şikâyetler ortaya çıkar.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp