Afazi Nedir?

Afazi Nedir? : Konuşma fenomeni içinde şüphesiz konuşulanı anlamak da vardır ve burada işin içine alıcı organlar ya da merkezlerin çalışması da girmektedir. Bu bakımdan artikülasyonlara ve aktif motor hareketlere ihtiyaç gösteren konuşmanın bozulmasına ekspressif (expressive) yeya motor afazi, anlayış veya kavram bakımından ortaya çıkan bozukluğa da reseptif (réceptive) veva sensorvel afazi denir.

Motor afazi :Eş isimler: Kortikal motor afazi, ekspressif afazi, verbal afazi.Broca’nın afemi diye isimlendirdiği şekildir. Muhtelif klinik şekillerde kendini gösterir : Karşısındakiyle ilgi kurmak veya kelimelerarasında bağlantı yapmak güçlükleri ile kendini gösteren ileri derecede bir dizartriyle ve arzu edilen, söylenmek istenen asıl kelimelerin söylenememesi veya söylenme güçlüğü ile olan şekiller...Bütün bu güçlüklerin doğurduğu ifade tarzı muhtelif isimler almaktadır. Cümlenin, bu kelimeleri söylerken bağlayıcı eklerin iyi kul- lamlmaması dolayısile, bazen eksik bazen yanlış yapılması haline santral afazi, sintektikal afazi demek; söylenmek istenen kelimenin söylenememesi haline nominal afazi .amnestik afazi, demek adet olmuştur.

Bu tip afazilerde bozukluğun sağ elini kullananlarda, sol hemis- ferde üçüncü frontal konvolüsyonun arka kısmı ve frontal operkulum bölgesinde olduğu kabul edilir. Bu bölge Broca merkezi diye kabul edilen Brodmann’m 44 cü alanıdır.Speech arrest (konuşmanın birden durması) deyimi, beyin operasyonları sırasında bu bölgenin galvanik stimulasyonu ile, konuşmada durma şeklinde ortaya çıkan tablo için, Penfield ve Roberts tarafından kullanılmıştır (1959).

Benzer tecrübelerle bu bölgenin motor konuşma fonksiyonunda hakikaten yeri ve önemi olduğu kabul edilmiştir.Broca’mn merkezine göre posterior olarak kalan somatomotör bölgenin uyarılmasında dil ve yumuşak damakda motor zayıflama ile birlikte giden anartri halinin, ayrıca 6 cı alan dediğimiz bölgeye yakın bazı bölgelerin (presentral gyrus’un önünde en üstte, bilhassa iç yüzde) uyarılmasile de yine Speech arrest dediğimiz halin ortaya çıktığı gösterilmiştir. Bütün bunlar konuşmanın motor yönünde rolü olan bölgelerin ortaya çıkarılmasına yararlı olmuş çalışmalardır Böylece Broca merkezi diye kabul edilen bölgeye anterior konuşma korteksi, son olarak bahsettiğimiz bölgeye de superior konuşma kor- teksi, (supplementary motor area = ek mötör bölge) denir.Sensoryel afazi (hissi afazi) :Motor afaziden ayrılan iki önemli özellik görülür, birincisi dizart- .rinin olmayışı, İkincisi de hiç sıkıntısız konuşma özelliğinin bulunuşu. Burada şunu hatırlamak yerinde olur, motor afazisi olan hastalar istediklerini söyleyemedikleri için adeta bir depresyon içindedirler, büyük bir sıkıntı hali gösterirler, hatta bu tablo ile anksiyeteli psikozları ayırmak zorunluğu doğabilir.

Hissi afazide ise şahısta, hiçbir şey söylemek istemez gibi görünen motor afazidekinin tersi olarak adeta herşeyi anlatacakmış gibi bir konuşma rahatlığı vardır. Fakat söyleneni iyi anlayıp değerlendiremediği gibi, kendi ağzından çıkan sözlerin de doğru veya yanlışlığını anlıyamıyacağı için söylenmesi lâzımkelime yerine adeta uydurma bir kelime söyler. Bu hale jargon afazi denir.Bazen de kelime anlamlıdır, uydurma bir kelime değildir, fakat söylenmesi gereken kelime değildir. Örneğin kapı yerine anahtar denmiştir.

Bu hale de garafazi denir. Böylece söyleneni anlayamaması veya kendi söylediğini doğru veya yanlış şekille ayırdedememesi haline lâkırdı sağırlığı, kelime sağırlığı denir. Eş anlamdaki yabancı kelimeler şunlardır-. Surdité verbale, Word deafness.İşitme impulslarile gelen semboller böylece şahısta bir kavram uyandırmaz olurlar, hangi sesle gelen impulsion hangi sembolü ve fenomeni ifade ettiği hakkındaki hatıra bozulmuştur denebilir. Bu hal bazen işitme agnozisi (auditory agnosia) diye adlandırılır.

Birinci temporal gyrus’un (22 ci alan) arka kısmı sansoriel afaziden sorumlu olan -bölgedir. Bu bölge de yine sağ elini kullananlarda sol hemisferdedir. Temporal, paryetal, oksipital, supramarjinal ve angular gyruslara komşu bölgeler de fonksiyonel ve anatomik yönden bu fonksiyonda rol alırlar.Bu bölgelerin kapladığı alana Wernicke alanı veya yukarıda söylediğimiz superior ve anterior konuşma alanlarına ek olarak posterior konuşma korteksi (posterior speech cortex) denir.Görmenin psişik merkezi olan 18 ve 19 cu ve 39 cu alanın bu bölgeye yakınlığı dikkate alınırsa bu hastaların gördüğünü anlamaktagüçlük çekecekleri düşünülebilir. Yazılı olan anlatımları okuyamazlar, bu hale aleksi denir veya yazdıklarının yanlışını farkedemi- yerek istediklerinden başka birşev yazarlar (diserafi) veva yazamazlar (agrafi).Konuşmanın bu kortikal merkezlerinden başka bazı araştırıcılar, subkortikal merkezlerin ve bağlantıların bozukluğunu bağlı konuşma kusurları saymışlardır. Bu tablolara konduksiyon afazisi (conduction aphasia) demişlerdir.

Pierre Marie’nin 1906 da başlattığı bu tartışma günümüzde de devam etmiştir. Fakat ne olursa olsun bu fonksiyonun en önemli merkezlerinin korteksteki saydığımız bu bölgeler olduğu muhakkaktır.Burada şu noktalara önemle dikkat etmek gerekir: Konuşmanın merkezi bugün kabul edilen bilgilere göre genellikle sol hemisferde- dir. Şahıs sol elini de kullansa konuşma merkezleri sol hemisferde daha iyi gelişmişlerdir. Tabii ki bunun istisnaları vardır. İstatistikler yüzde nisbetleri yönünden sol hemisfere daha fazla öncelik tanıyor- lar.

Ancak iki yaşından evvel sol hemisfer hastalanırsa sağ hemisfer konuşma fonksiyonunu üzerine alabilmekteHer ne kadar böyle belirli lokalizasyonlar yapılmışsa da canlının insana has bu çok önemli fonksiyonunda, santral sinir sisteminin en önemli seviyesi olan serebral hemisferlerin bir bütün halinde ve ahenk içinde çalışmaları gerektiğini de hatırdan çıkarmamalıdır.Sebep olan lezyon ne kadar büyükse bozukluk o kadar fazla olmaktadır. Ve bazen hem sensoryel, hem de motor afazi bir arada bulunabilmektedir. Buna total afazi denir. Afazi konusunda çalışmalar yapmış ve tarihî kişilik kazanmış araştırıcılar anılırken Gali (1758 -1828) ’i ilk defa konuşmayı frontal bölgede lokalize eden yazar diye anıyoruz.

Sonra Marc Dax, Broca, Wernicke isimleri geliyor. Trouseau, Broca’nın aphemia deyimi yerine afazi deyimini öneriyor.Hughlings Jackson (1834-1911) nörolojinin birçok sahasındaki o çok üstün zekâsile bu konudaki ilk yazılarını 1864 de yayınlıyor. Bu yazılarda afazi konusuna çok dinamik bir kavram getiriyor ve katkıda bulunuyor. Broca gibi o da iki grup afazik hasta tanımlıyor. Birinci grupta konuşma kaybolmuş veya çok ağır şekilde bozulmuştur. İkinci grupta hastanın birçok kelimelerden oluşan bir stoku vardır, fakat onlar yanlış kullanılmaktadır.Henry Head (1861-1940) Jackson’un bu dinamik anlayışını geliştirmiştir.

Head’e göre (1926) konuşma bozukluklarını, konuşma, yazma, okuma bozukluğu olarak ayrı ayrı sınıflara ayırmak doğru değildir. Bozukluk aslında bu fiillerin birinin daha belirli olduğu bir tablo içinde bütünü ile mevcuttur ve lezyonun primer natürüne göre bir fonksiyon daha fazla bozulmakla beraber bütünü ile fonksiyonun hepsinde, müşterek ve ahenkli çalışma bozukluğu yüzünden kusur vardır; işitmeye veya görmeye veya herhangi bir diğer algı fonksiyonuna ait izlenimlerin destrüksiyonu ve sembollerin formülasyo- nunda bozukluk, yani bir çeşit psişik hiyerarşinin kusurlu hale gelmesi bahis konusudur.A m ü z i (amusia) : Sağ elini kullandığı halde sağ hemisfer lez- yonu olan şahıslarda bazen algı bakımından olsun, ifade bakımından olsun, müzikal izlenim veya kavramda bozukluk olabilmektedir. Bu hale amüzi denir.

Bazı yazarlara göre bu hal hem sağ, hem sol hemisfer lezyonlarmda olabilmektedir

Akalüli : Bilhassa dominan paryetal lob lezyonlarmda görülenbir sendromun (Gerstmann) semptomlarından biri olan «akalküli» hali matematik sembolleri kullanmada bir defekt demektir. Eks- pressif afazi çeşitlerinde bu komponent aranırsa bulunabilir.Etiyoloji:Yukarıda saydığımız bölgelerin veya bu bölgeler arasındaki bağlantıların, yer kaplayan prosesuslarla, dolaşım bozuklukları yapan vasküler arızalarla bozulması en çok konuşma kusuru yapan sebeplerdendir.Sylvian bölgeyi besleyen ve konuşmanın en önemli merkezi sayılan Wernicke alanını sulayan a. cerebri media tıkanmalarında önemli afazik kusurlar olur. A. carotis interna tıkanmalarında, kollateral mekanizmasının çalışma şansı daha fazla olduğundan geçici konuşma kusurları görülür. A. cerebri anterior supplementer (ek) motor alanı beslediğinden bu arter tıkanmasında da konuşma kusurları gö- . rülecektir.

Çocuklarda ansefalitler ve hematomlar konuşma kusuru yapan önemli sebeplerdendir.Sebep, yer kaplayan prosesus ise (tümör veya hematom) cerrahî tedavi uygulanır.Ansefalitlerde husule gelen arızalarda çocuklardaki semptomlar, hastalığın iyileşmesile genellikle düzelmektedirler

.Vasküler sebeplerden ortaya çıkan arızalar ve tabii bazı cerrahi girişimlerden sonra olan bozukluklar genellikle kalıcı olmaktadır.Bunlarda konuşma egzersizleri, yazma, okuma çalışmaları yapılmalıdır. Ve özel konuşma tedavisi uzmanlarının tedavilerine verilmelidir.Afazik hastanın muayenesi :Böyle hastaların muayenesinde, hekimi veya hasta etrafmdakileri şaşırtan özellikler dolayısile dikkatli olmak gerekir. Hasta yakınlarının çoğu, hastadaki garip durumu hekime naklederken «unutuyor», «akıl hastası oldu», «konuşmuyor», «bunadı», «çok manasız şeyler söylüyor», «çok sıkılıyor» gibi ifadeler kullanırlar. Bu bakımdan hekimin meselâ hiç durmadan konuşan bir hastanın, bir «jnanik eksitasyon» mu, bir «sensoriel afazi» mi, yada hiç konuşmayan bir hastanın bir melânkolik veya demans mı, yoksa bir «motor afazi» mi olduğunu çok dikkatle araştırması gerekir.Tedavi :Yaptığı araştırmalarda sorular ve anamnezle hayli yol alabilir.

Sonra da bazı kriterleri araştırır. Örneğin, hasta sol elini mi, sağ elini mi kullanıyor ve sağ elile yazı yazabiliyor mu, okuma, yazma, yabancı dil bilgisi eğitimi ne derecededir; eşyaların natürünü ve kullanılışını kavrıyor mu, işaretle ve jestlerle anlaşmaya varabiliyor mu; sağır mı, sağırsa tek veya iki taraflı mi; sesi veya gürültüleri tanıyor veya duyuyor mu; söyleneni anlıyor mu ve bir suale doğru cevap veriyor mu; spontan konuşması iyi ve doğru mu, değilse ne söylüyor ve neyi anlatmak istiyor; yanlış kelime kullanıyor mu, jargon’u var mı; hemianopsisi, papilla ödemi var mi; yazılı olan şeyleri okuyabiliyor veya söyleneni yazabiliyor mu; spontan olarak yazıyor mu ve yazarken yanlış yapıyor mu (paragrafi); daha önce kendi yazdığını okuyabiliyor mu; basit veya karışık matematik sembolleri anlıyor, yazıyor, yazdığını okuyor veya hesaplayabiliyor mu.Bu örnekler daha da titizlikle çoğaltılabilir ve şahsın emosyonel durumu dahi gerekli psişik testlerle dikkatle incelenir.Böylece konuşma bozukluğunun fizyolojik ve anatomik seviyesi tayin edilmiş olur. Bu dikkatin gerek hastalığın natürünün gerekse prog- nozunun tayininde, ayrıca tatbik edilecek tedavi şeklinin seçilmesinde büyük önemi vardır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp